Karbon piyasası Türkiye’nin yeşil dönüşüm sürecinde kilit rol oynayacak
Türkiye’nin sera gazı emisyonlarını azaltma politikasında kilit öneme sahip olan karbon piyasası, emisyon azaltımı karşılığında kazanılan karbon kredilerinin el değiştirmesini sağlayacak.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), sera gazı emisyonlarının uygun maliyetli ve ekonomik açıdan verimli şekilde azaltılmasını teşvik etmeyi amaçlayan Karbon Piyasalarının İşletilmesine İlişkin Yönetmelik Taslağı’nı kamuoyu görüşüne açtı.
Yönetmelik taslağı, Emisyon Ticaret Sistemi (ETS) kapsamında tahsisatların (sera gazı emisyon izni) dağıtımına ve alım-satımına yönelik karbon piyasalarının kurulması ve işletilmesini düzenleyen usul ve esasları belirliyor.
Bu kapsamda, uluslararası düzeyde önemli bir pazar haline gelen karbon ticareti, sera gazlarının kontrol altında tutulmasında etkili bir araç olmanın yanı sıra ülkelerin sürdürülebilir kalkınmalarını destekleyen önemli bir finansman unsuru olarak da öne çıkıyor.
Jeotermal Elektrik Santral Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk, AA muhabirine, EPDK’nin karbon piyasalarının işletilmesine ilişkin yayımladığı yönetmelik taslağına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
Şentürk, Türkiye’nin yeşil ekonomiye doğru ilerleyişinde, karbon piyasalarının kilit rol oynadığını ifade ederek “Karbon piyasaları, karbon emisyonu azaltımı karşılığında kazanılan karbon kredilerinin el değiştirdiği piyasalardır. EPDK’nin yayımladığı bu yönetmelik taslağı da karbon piyasalarının kuruluş ve nasıl işleyeceğine dair düzenlemeler içererek sera gazı emisyonlarının ekonomik açıdan verimli bir şekilde azaltılmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.” dedi.
Zorunlu karbon piyasasına geçişteki en önemli ölçütün daha çok Avrupa Birliği (AB) kriterleriyle ilgili olduğunu vurgulayan Şentürk, “AB üye ülkelerinde zorunlu karbon piyasasında yüksek karbon çıkışı olan sektörlerin karbon azaltımları için bir azaltma hedefi belirlenir ve o tarihte bu belirlenen karbon oranının azalmış olması beklenir. Belirlenen hedeften daha fazla ve daha az karbon salımı yapan kurumlar arasında al sat işlemi başlar. Bu anlamda karbon ticareti vasıtasıyla bir piyasa oluşur. Tabii, bir de her salınmış karbon birimi için belli bir miktar bedel ödenir ve kurumlar bu bedelden kaçınmak için karbon salımlarını azaltıcı faaliyetlerde bulunurlar.” diye konuştu.
Şentürk, karbon salımını azaltmak için öncelikle salınan kimyasal gaz miktarlarının azaltılması ve bu azaltım için de işletmelere çeşitli teşvikler ile finansal destekler sağlanması gerektiği görüşünün uzun zamandır sektörün amaçları arasında yer aldığını belirterek şöyle devam etti:
“Geçtiğimiz yıllarda yürürlüğe giren ve şirketlerin elektrik kullanımlarının yeşil enerjiden sağlandığını belgeleyen ‘Yeşil Enerji Sertifikası’ gibi bu taslağın da iklim değişikliği ile mücadele konusunda önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bu yönetmelik taslağının muhakkak ki olumlu ve olumsuz yönleri olacaktır. Bu piyasaya dahil olarak gereklilikler yerine getirilirken dünya standartlarından geri kalınmaması, yenilenebilir enerjinin daha aktif kullanılması ve yerli üretim teknolojilerine daha ağırlık verilmesi amaçlanmaktadır. Olumsuzlukları sıralamak çok öngörülebilir olmasa da enerji fiyatlarındaki artışın azaltılmasına katkıda bulunacağını öngörüyor ve piyasaları olumlu yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Bu nedenle altyapının oluşturulabilmesi açısından olumlu bir adım olarak nitelendiriyoruz.”
Karbon ticareti önem kazanacak
Aksa Elektrik Genel Müdürü Murat Kirazlı da söz konusu yönetmeliğin, sınırda karbon düzenlemesinin uygulamaya girmesi sonrasında ülke ihracatçılarının üzerinde oluşacak karbon vergisini Enerji Piyasaları İşletme AŞ’ta (EPİAŞ) kurulacak ETS piyasasında yönetme imkanını sağlayacağını söyledi.
Kirazlı, karbon piyasasının kurulmasının, ülkenin 2053 net sıfır emisyon hedefine ulaşmasında en önemli dönüm noktalarından biri olacağını kaydetti.
Türkiye’nin 2053 net sıfır emisyon hedefine ilerlerken toplam yenilenebilir enerji kapasitesinin artırılması ve yatırımlara katkı sağlamak hedefiyle yeşil enerji projelerine olan yatırımların artacağına dikkati çeken Kirazlı, “Türkiye’de yenilenebilir enerji sertifikası satışının, artan talep ve karbon emisyonu ile birlikte önümüzdeki yıllarda daha yüksek olacağını öngörmekteyiz.” değerlendirmesinde bulundu.
???????Türkiye’nin gelişen sanayisi ve bununla birlikte artan elektrik talebiyle beraber yenilenebilir enerjiye eskisinden daha da fazla ihtiyaç olacağının altını çizen Kirazlı, sözlerini şöyle bitirdi:
“Yenilenebilir enerji yatırımları için depolamanın adeta bir ön koşul haline gelmesinin Türkiye’deki batarya ekosistemi üzerinde ciddi etkileri olacak. Bu durum Türkiye’deki batarya sanayisi açısından da ciddi bir fırsat sunacak. Belki de Avrupa’nın en büyük batarya talebiyle karşılaşabiliriz. Bu fırsat beraberinde yüksek üretim hacmi ve yüksek karbon emisyonunu beraberinde getireceği için bu noktada karbon ticareti de önem kazanacaktır. Önümüzdeki dönemlerde de şirketler, iklim krizinin ve emisyon oranlarının küresel gündemde ön planda olduğu mevcut konjonktürde, karbon ticareti konusunda daha aktif olma çabasında olacaklardır.”